Otizmde Dil ve Konuşma Terapisi
Otizmli çocuklarda görülen dil ve konuşma becerilerindeki yetersizlik günlük yaşamlarını olumsuz etkiler. Dil becerileri ile sosyal etkileşim gerçekleştiremedikleri için yaşamlarına olumlu geri dönüşler sağlanmaz. Dil ve konuşma becerilerindeki yetersizlikler, konuşma geriliği ya da konuşamama durumundan kaynaklıdır. Dil ve konuşma terapistleri otizmli çocuklarda bu becerileri geliştirerek kişisel ve toplumsal yaşamlarına katkıda bulunurlar. Bir dil ve konuşma terapistine gidilecek en uygun zaman “en erken” zaman olarak nitelendirilir. Bu dil ve konuşma terapistlerinin yanında özel eğitim desteği de oldukça önemlidir. Birlikte alınan eğitim ve terapi desteği konuşma becerisi gelişimini hızlandıracaktır. Ayrıca otizmli çocuklara uygulanan terapi yöntemleri diğer yöntemlerden ayrılır. Bunun sebebi dil becerilerine katkı sağlamanın yanı sıra motivasyon becerilerine de olumlu katkı sağlama düşüncesidir. Göz teması kurma, mimikleri doğru kullanma, sohbet etme gibi becerileri de terapi sürecinde izlenir ve katkılar sağlanılır. Otizmli çocuklarda bireysel olarak gözlem altına alındıkları için yetersiz kaldıkları konular üzerine durulur. Örneğin bir kelimeyi söyleyemeyen otizmli çocuk için o kelimenin ve sesin en doğru şekilde çıkarılması için bir çaba sarf edilir.
Ailelerin öncelikle bu konularda çocuklarını gözlemlemesi gerekir. Yeni doğan bir bebek zamanla bir şeyleri algılar ve tepki verir. Otizmli olan bir çocuk ise yaşıtlarına göre geride kaldığı için tepkileri geç olacaktır. Bu durumu fark eden aileler psikolojik olarak destek vermenin yanı sıra uzman desteğini ihmal etmemelidir.
Organik Bozukluklara Bağlı Konuşma Bozuklukları
Organik bozukluklara bağlı konuşma bozuklukları bireylerin yapısal özelliklerinden kaynaklıdır. Bireylerin tavşan dudak, dudak yarıklarının olmalarından ötürü ses üretirken yaşanılan güçlüklerdir. Bu bozukluklar nörolojik etkenlerden kaynaklı değildir. Bu nedenle bireylerde bilişsel olarak herhangi bir probleme rastlanmaz. Bireylerde yapısal özelliklerden kaynaklı sesin ve nefesin doğru sözcük üretememesi sonucu bozukluklar oluşur. Öncelik olarak bu bireylere cerrahi bir operasyon gerçekleştirmeleri önerilir. Bu cerrahi operasyondan sonra ise bireyler bir dil ve konuma terapistine yönlendirerek dil ve konuşma becerileri gelişimi sağlanılır. Organik ses bozukluklarına bağlı konuşma bozuklarına örnekler verecek olursak;
• Ses teli felci, belli bir rahatsızlıktan sonra bireyin ses tellerini besleyen sinirlerin zayıf çalışması veya çalışmaması durumudur. Bu durumda bireyde ses çıkarmada güçlük ve bozuk bir ses çıkarmaya yol açar. Kişiler ses çıkarırken çabuk yorulurlar. Kişide buna bağlı konuşma bozuklukları görülür.
• Nodül, ses telleri üzerinde buluna küçük kitlelere verilen addır. Bireyde yanlış ses kullanımına bağlı olarak ortaya çıkar. Bu durum ise bireylerde ses kısıklığı, yorulma ve çatallanmaya yol açtığı için konuşma bozuklukları görülür.
• Polip, nodüller ile benzerlik gösterir. Sesin doğru kullanılmamasından kaynaklı oluşan bir rahatsızlıktır. Polipler nodüllere oranla daha büyüktür. Kişide ses kısıklığı, ses kalınlaşması, ses yorulması gibi rahatsızlıklara sebebiyet verdiği için konuşma bozukluklarına yol açar.
• Kist, nodülün yerleşim yerlerinde tek taraflı olarak görülen bir durumdur. Ses kısıklığı, yorulma, çatallanma gibi durumlara yol açtığı için kişide konuşma bozuklukları görülür.
• Granülom, ses tellerinin arka kısmında oluşan kitleye verilen addır. Genellikle orta yaş erkeklerde görülür. Kişide granülomdan kaynaklı ses kısıklığı yaşanır. Bu da kişinin konuşma becerisini olumsuz olarak etkiler.
• Sulcus vocalis, ses tellerinde bir yarık oluşmasına bağlı gerçekleşen bozukluğa denir. Sulcus vocalis bozukluğu kişide ince ve zayıf bir sese yol açar. Buna bağlı olarak ses kalitesi düşer. Bu semptomlardan ötürü de konuşma bozuklukları ortaya çıkar.
Ne Zaman Dil Konuşma Terapisine Başvurulmalı?
Duygu ve düşünceleri ifade ederken yaşanılan zorluklar, konuşma ve anlama becerisinde çekilen güçlükler sosyal yaşantıyı olumsuz etkiler. Sosyal yaşantıyı etkilemesinin yanı sıra bireyde psikolojik ve ruhsal sorunlara yol açar. Bu tip durumların giderilmesi için yapılacak en uygun şey, bir dil konuşma terapistine gitmek olacaktır. Dil konuşma terapistine gidilecek en doğru zaman, konuşma ve dil becerilerinde güçlük çekildiğinin anlaşıldığı ilk zamanlardır. Ne kadar erken gidilirse düzelme hızı o kadar olumlu olacaktır. Çünkü çocukların bir şeyleri kavrama ve değiştirme becerileri yetişkinlere oranla daha hızlıdır. Yetişkinlerde ve çocuklarda fark edilen; kekemelik, artikülasyon bozuklukları, beyin hasarından kaynaklı oluşmuş dil bozuklukları gibi durumlarda dil terapistine başvurmaları gerekir. Dil terapistinin bireylere özgü belirleyip hazırladığı programlar yapılır. Bu programlar aracılığıyla dilin en doğru şekilde iyileştirilmesi veya tamamen düzeltilmesi hedeflenir. Alınan bu programların bazı çocuklar için özel eğitimle desteklenmeleri süreci hızlandırır. Dil terapistlerinden alınan terapiler sonucunda bireylere oldukça önemli katkılar sağlar. Sosyal etkileşimdeki olumluluklar, yaşam kalitesindeki artış, bireyin özgüvenindeki katkılar örnek olarak gösterilebilir. Bu olumlu katkıların sağlanması içinde terapinin yanında ailenin psikolojik katkıları da önemli bir yere sahiptir. Erken fark edilen durumların en büyük liderleri ailelerdir. Bu nedenle iyileşme süreçlerinde hem uzmanların hem ailelerin katkısı önemlidir.
Dil Konuşma Terapisine Ne Zaman Başlanmalı?
Dil ve konuşma terapisine bireylerde bu becerilerin tam anlamıyla yerine getirilmediği düşünüldüğünde başlanılmalıdır. Bireylerin konuşma ve anlama ihtiyaçlarının tam olarak ifade edilemediği durumlarda bir uzman tarafından terapi alınması uygundur. Bu dil ve konuşma becerisi konusunda uzmanlardan destek alan çocuklar yaşıtlarına oranla geridedir. Bu geriliğin tespiti ve çözümü için başvurulacak bir terapinin erken olması büyük önem taşır. Bu terapinin yanında alınacak bir özel eğitim süreci bireyde eğitim ve gelişimi hızlandırır.
Bir dil gelişiminde gerçekleşen gecikme ve bozuklukların birçok sebebi vardır. Çocuklar yaşanan bu dil gelişimi gecikmesinde;
• Erken doğum
• Çocuğun doğum sırasındaki aşırı kilo kaybı
• Ailesel faktörler
• Ailenin konuşma öyküsü gibi durumlar etkendir.
Bu dil gelişimi problemleri kızlara oranla erkeklerde daha fazla görülür. Bu belirtilere rastlanan durumlarda yapılacak ilk şey çocuğun veya bireyin bir uzmana gösterilmesidir. Bir uzman tarafından yapılacak olan testler ile bulgular netleştirilir. Dilde yaşanılan şeylerin kaynağı araştırılır. Örneğin bir işitme testi yapılarak dil gelişiminden kaynaklı problemin sebebi belirlenir. İşitme kaybı da bir dil gelişim sorununa sebebiyet verir. Down sendromu, zihinsel engel, nörolojik hastalıklar ve otizm gibi rahatsızlıklarda dil ve konuşma becerilerinde gecikmelere sebep olur. Burada da uzmanlar tarafından durumun tespiti üzerine uygulanacak doğru bir terapi oldukça önemlidir.
Bir uzman terapisi alınmadan önce ailelere düşen sorumluluk oldukça fazladır. Aileler bu tip durumlarda;
• Çocuğu dinlemeli ve anlamaya çalışmalı