Şebnem Akyüz
Köşe Yazarı
Şebnem Akyüz
 

Bir Çocuk

Bir çocuk, renklerle vicudunda tanışırken ne bilsin ki resim yapmayı. Bir çocuk hayatın en başındayken ne bilsin ki Uğruna onu öldüren “namus” cinayetini. Bir çocuk ne bilsin ki? anlamını bile bilmediği sonunu getiren töreyi. Bir çocuk ne bilsin ki? Öldürülmeyi. Babasının kumar borcuna abisinin sigara parasına ne bilsin ki? kurban gittiğini. Bir çocuk ne bilsin ki? vicudunda ki işkence yaralarını sarmayı. O çocuk ne bilsin ki yaraları sayesinde tanıştığı “mor” rengin hayatı boyunca unutamayacağı kan kırmızı acısını. Bir çocuk ne bilsin ki ondan yirmi yaş büyük kocasına eş, kaynanasına gelin olmayı. Bir çocuk ne bilsin ki okumaktan, oyun oynamaktan, huzurlu bir aileden en önemlisi yaşamaktan, nefes almaktan başka ne bilsin ki? Bir çocuk dünya duvarlarını yıkarken, üzerine saçılan taşlardan sek sek oymaya çalışır mı? Aynı çocuk sek sek oynamayı hiç tatmamış olabilir mi? Ne bilsin ki o çocuk yemek yapmaktan, yer silmekten, abisine kurban, babasına köle olmaktan başka. O çocuk elleri; tencere sapı, çoprba kepçesi, toz bezi, tutmaktan başka kalem tutmaya yabancı Ne bilsin ki? o çocuk elleri, mürekkep kokusunun verdiği haklı gururu. Bir çocuk susturulmayı, ellerinden alınan yaşam hakkını, işgence gördüğü odada ki halının desenlerini, okutulmamayı neden bilsin ki? bilmesin, yaşamasın olmazmı... Bir çocuk; çocuk olsun, çocuk kalsın! büyümek zorunda kalmasın. Yurdundan edilmesin, işkenceye tecavüze uğramasın, haklarından kısıtlanmasın. Bir çocuk okusun, oyun oynasın. Evlendirilmesin, evcilik oynasın. Bir çocuk; ÖLDÜRÜLMESİN YAŞASIN HAKLARIYLA VE ÖZGÜRLÜĞÜYLE... Şebnem Akyüz 

Bir Çocuk

Bir çocuk, renklerle vicudunda tanışırken ne bilsin ki resim yapmayı. Bir çocuk hayatın en başındayken ne bilsin ki Uğruna onu öldüren “namus” cinayetini. Bir çocuk ne bilsin ki? anlamını bile bilmediği sonunu getiren töreyi. Bir çocuk ne bilsin ki? Öldürülmeyi. Babasının kumar borcuna abisinin sigara parasına ne bilsin ki? kurban gittiğini. Bir çocuk ne bilsin ki? vicudunda ki işkence yaralarını sarmayı. O çocuk ne bilsin ki yaraları sayesinde tanıştığı “mor” rengin hayatı boyunca unutamayacağı kan kırmızı acısını. Bir çocuk ne bilsin ki ondan yirmi yaş büyük kocasına eş, kaynanasına gelin olmayı. Bir çocuk ne bilsin ki okumaktan, oyun oynamaktan, huzurlu bir aileden en önemlisi yaşamaktan, nefes almaktan başka ne bilsin ki? Bir çocuk dünya duvarlarını yıkarken, üzerine saçılan taşlardan sek sek oymaya çalışır mı? Aynı çocuk sek sek oynamayı hiç tatmamış olabilir mi? Ne bilsin ki o çocuk yemek yapmaktan, yer silmekten, abisine kurban, babasına köle olmaktan başka. O çocuk elleri; tencere sapı, çoprba kepçesi, toz bezi, tutmaktan başka kalem tutmaya yabancı Ne bilsin ki? o çocuk elleri, mürekkep kokusunun verdiği haklı gururu. Bir çocuk susturulmayı, ellerinden alınan yaşam hakkını, işgence gördüğü odada ki halının desenlerini, okutulmamayı neden bilsin ki? bilmesin, yaşamasın olmazmı... Bir çocuk; çocuk olsun, çocuk kalsın! büyümek zorunda kalmasın. Yurdundan edilmesin, işkenceye tecavüze uğramasın, haklarından kısıtlanmasın. Bir çocuk okusun, oyun oynasın. Evlendirilmesin, evcilik oynasın. Bir çocuk; ÖLDÜRÜLMESİN YAŞASIN HAKLARIYLA VE ÖZGÜRLÜĞÜYLE...

Şebnem Akyüz 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve avanoshabergazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.