İnsan bazen küçük şeylerden mutlu olur. Öyle insan vardır mal, mülk, saray, mevki, makam ne de saraylar, lüks arabalar hiçbir şey onu mutlu etmez. Mutluluk huzur, mutsuzluk acı verir. Acı insanı saldırganlaştırır.
Bugün çevremize bakıyor, izliyoruz, mutsuz insanlar vızır vızır. Caddelerde, sokaklarda, evlerde herkesin canı burnunda. Saldırmalar, küfürleşmeler gırla gidiyor.
Politikacılar, ne kadar seviyesi düşük argo konuşuyorlar, küfür ediyorlar. Kamuoyu karşısında adeta mutsuzluklarını kusuyorlar.
Mutsuzluğun ana nedenleri, açlık, işsizlik, gelecek endişesi ailevi sıkıntılar, korku olarak sıralanıyor.
iki yıla yakın bir zamandır boş zamanlarımın bir kısmını eskiçağ okuyarak geçiriyorum.
İlkçağ insanı çoğunlukla az şeylerle yetinip ve onlarla mutlu oluyor. Bunun bir örneği mezar taşındaki yazıda saklı. Bana çok ilginç geldiği için buraya aktarıyorum:
“Ey yolcu, mezarımın yanından geçerken bana üzülme. Ölüm beni kederlendirmedi. Üç çocuğumu evlendirdim. Onlardan torunlarım oldu. Torunlarımı dizimde uyuttum ve hiçbiri hastalanmadı, ölmedi, hiç acı çekmedim. Onlar beni rahat yolculuğuma şarapla uğurladılar. Kutsal ölülerin yanında rahat bir uykuda olacağım.”
Hüseyin Seyfi