Sevmek, sevilmek gökkuşağı gibidir.
Her renk ile büyür içimizde.
Kırmızısıyla, sarısıyla.
Beyazıyla, siyahıyla.
Özgürlüğün timsali olan, mavisi ile.
Acı, tatlıdır hep.
Bazen çok saf çok temizdir.
belkide yeni yıkanmış bir çarşaf kadar “beyaz” ve temizdir.
Bazen umutdur, denizdir, gökyüzüdür.
Belki de onun gözleri kadar “ mavidir”.
Bazen içimizde can çekişirken kalbimize ateş düşürüp, karanlığa “siyaha” hapseder.
Bazen içinde yüzlerce kelebeğin sesi olan, tutkusu vardır.
Sesi kelebek, duygusu tutku, rengi ise “kırmızıdır”
Bazen ise, bir çocuğun gülümsemesi kadar saf, elinde tuttuğu şekeri kadar tatlıdır.
Rengi “sarıdır” güneştir, doğuştur, bazen koyuya kaçan bir batıştır.
Günden güne kalbimizin siyahı,
Elimizdeki şekerin tadı.
Suratımızdaki tebessümün doğuşu.
İçimizde hayat bulan binlerce kelebeğin sesi.
Umudun ve gökyüzünün tek rengi ile gökkuşağı misali, bizimle büyür ...