Demokrasi, beyinlere işlemedikçe bir toplumda, giydirme ve kuşatmalarla sağlıklı gelişip büyüyemez.
Demokrasi; seçme ve seçilmenin yanında, insan hakları, özgürlükler, adalet, eşitlik gibi diğer evrensel kavramlarla iç içe olan yaşam biçimi.
Halkın çoğunluğu, yeteri kadar okullaşarak ve okuyarak çağdaş yaşam için gerekli hazırlığı yapamayan, sosyal, siyasal ve ekonomik problemleri ağır olan toplumlarda demokrasinin işletilmesi kolay gerçekleşemez.
Eğitim açısından geri kalmış toplumlar, demokrasi konusunda her zaman suiistimal edilebiliyorlar.
Çağdaş demokrasilerde kuvvetler ayrılığı en önemli konudur. Yasama, yürütme, ve yargının birbirinden bağımsız olması gerekir. Modern demokrasilerde kuvvetler ayrılığı, siyasi iktidarın yetkilerini sınırlamaya yöneliktir. Her organ kendi gücü içinde kalmakta, diğer organların alanlarına müdahale edememektedir.
Yargı, devletin en temel kurumlarından biridir. Hukukun üstünlüğünün sağlanabilmesi, yargının tarafsız kalmasının önlemlerinin alınmadığı toplumlarda demokrasi, sadece seçimden seçime işleyebilen bir görünüm sergiler.
Demokrasi sadece seçim değildir. Demokrasinin beslendiği ve kendini gerçek anlamda ortaya koyduğu, başta yargı- hukuk olmak üzere, sivil toplum örgütleri, sendikalar, dernekler, siyasi partiler,medya-basın gibi kurumlar vardır. Demokrasinin özü, bu kurumlarla birlikte yaşar.
Seçimlerdeki demokrasi, ilkçağlardan beri tanımı yapılan demokrasidir. Günümüzde, sadece seçimlerdeki demokrasi tanımına takılıp kalmak ne derece demokrasiyi açıklayabilir?
Kurumların nitelikleri ile birlikte, birey davranışlarında demokrasiyi kavramak ve uygulamak ülkenin demokrasi yolunda nerede olduğunun göstergesidir.
Hüseyin Seyfi