Amerika’ya gitmedim. Ama çok Amerikalı ile muhatap oldum, arkadaşlık kurdum. İçlerinde emekli subaylar,askerler, politikacılar,diplomatlar,vatandaşlar,ticaret adamları gibi çeşitli meslek mensupları vardı. İyi insanlar,samimiler ve inanırlarsa güvenirler.
Eğer Bir Amerikalı’ya aslını sorarsanız, dedesinin geldiği ülkeyi anlar ve o ülkenin adını söyler. “Peki hiç dedenin ülkesine gittin mi” diye sorarsanız çoğunlukla, “hiç” cevabını alırsınız. Tamamen kendini tam bir Amerikalı sayar. Amerikalı, her şey ülkesi için olunca, açık ya da içten büyük bir gurur duyar.
Peki Amerikalı biz Doğulular için ne düşünür, ne hisseder?
Her şeyden önce normal bir Amerikalı, okuduğu kitapların, işittiği haberlerin etkisi altında gelir Türkiye’ye. Bu kitaplar, genellikle Osmanlı dönemini anlatan eserlerdir. Resimler, başı fesli, bıyıklı,şalvarlı erkek, çarlı, örtülü kadındır.Amerikalı İstanbul’a geldiğinde biraz şaşırsa da satıcıları, insanları gördükçe şaşkınlığı geçer.
Ne olursanız olun, mevkiiniz, makamınız, maddi durumunuz, kariyeriniz ne olursa olsun, siz, onun gözünde bir şarklısınızdır. Bunun anlamı şöyledir; siz, gözünüzde bir Afrikalıyı, bir Afganlıyı nasıl canlandırırsanız , Amerikalı da sizi öyle düşünür. Bu, ilk bakışta normal gibi düşünülse de onlarla aynı kefeye konmanız şaşırtıcıdır.Normal vatandaş için bunun nedeni, Amerikalının Türkiye’yi ve Türkleri iyi tanımadığıdır. Türkiye’yi çok iyi tanıyanlar, genelde, Türkiye ile ilgili görevlilerdir. Sizin bilmediklerinizi bilirler, aklınıza gelmeyenleri sorarlar, sizden iyi Türkçe bilirler, içinizi okurlar. Kendilerine güvenleri oldukça yüksektir.
Amerika Devlet Başkanı Sayın Obama, Türkiye’yi diğer Doğu ve İslam ülkelerinden ayrı tutar görünüyor. Bunu da her fırsatta anlatıyor. Laiklik, demokrasi,hukuk farklılıkları gibi. Umarız bundan vatandaşları da etkilenerek Türkiye’yi, geri kalmış, Doğu İslam ülkesi görmezler. Bir de şu görüşmeleri, basın toplantılarını anlatan spikerlerin yorumcuların, yarım saatlik, bir saatlik görüşmeyi çok önemli bir şeymiş gibi görmeseler. ”Obama başbakanı arkadaş olarak açıkladı.” gibi sözlerin altını çizmeseler. Sorunlarımız, “ şıp” diye kesilecek sanmasak. Yani şu üstümüzdeki kompleksleri bir atabilsek.
Yukarıya çıkarttığım yazı, Başkan Obama zamanında Milliyet Blog’ta farklı başlıkla yayınlandı.
Bugünlere ne kadar benziyor. Trump Cumhur Başkanına “dostum “ dedi, “severim” dedi gibi. Yahu bırakın kardeşim, çocuğun ağzına çıkolata sürer gibi böyle şeylere inanmayı. Klasik Amerikalı oyunları bunlar. Amerika Devletinin kısa ve uzun vadeli politikaları vardır. Hangi başkan olursa olsun, o planları, bir milim saptırmadan uygulamak zorundadır. Kanun vardır, tüzük vardır, plan vardır. “Ben tanımıyorum, ben uygulamıyorum.” diyemez. Derse, mahkeme yakasına yapışır. Hüseyin SEYFİ