Urgenç Atatürk’ü Anlattı; Bir Sonbahar Sabahıydı
“Bir Sonbahar sabahıydı.
Son sözü “Ve Aleyküme Selam” oldu. Ağır bir komaya girdi. Karların, çöllerin, yağmurların, fırtınaların, mermi ve şarapnel parçalarının yıkamadığı bir gövde idi. İnsan için değişmez hakikat 10 Kasım 1938'de 9'u 5 geçe Türk'ün atası için de tecelli etti. Ey yüce Türk! Senin bugün yapman gereken ona dua etmek. Gür sesinle İstiklal Marşını okumak. Özgürlüğü ve Cumhuriyeti haykırmaktır. O, 19 Mayıs 1881'de Selanik'te bir Müslüman mahallesinde doğdu. 1881 Yılında Dünya; Türk’ün ve Dünya’nın kaderine yön verecek bir aileden habersizdi. Ataları Konya Karaman bölgesinden Rumeli’ye göçen Türk-İslam mührünü Avrupa’nın göbeğine, balkanlara vuran Konyarlar, Kızıloğuz, Kocacık Türkleriydi. 7 yaşında yetim kaldı. 4 kardeşini küçük yaşta kaybetti. 8 yaşında köyde yaşamaya başladı. 24 yaşında tutuklandı, sorguya çekildi. 25 yaşında sürgüne gönderildi. 30 yaşında işgal altındaki toprakları kurtarırken doğduğu şehir düşman tarafından işgal edildi. 34 yaşında cephede göğsünden yaralandı. 37 yaşında savaş meydanlarında kaptığı hastalıklardan ve böbrek yetmezliğinden 2 ay hastane de yattı. 38 yaşında hakkında tutuklama emri çıkarıldı, görevden alındı. 39 yaşında idam cezasına çarptırıldı. Ülkesi ve toprakları işgal edildi. Suikast tertip edildi. O ne mi yaptı? Yılmadı, yoklukları kendisine bahane etmedi. Vatanı işgal edilmiş halka umut oldu. Emperyalizmin kıskacındaki milletinin kalbinde Lider oldu. İçeride gelecekten umudunu kesmiş mandacılara dışarda ülkesini işgale gelen Emperyalistlere karşı mücadele etti. Ve milleti ile kazandı. Türk Devletini; Saltanattan Cumhuriyete, Teokrasiden laik devlete, çöken imparatorluktan milli devlete, Türk İnsanını; tebaadan vatandaş kimliğine kavuşturdu. Türk'e kapıkulu olmadığını, Allah'ın kulu olduğunu anlattı. Bilge Kağan'ın "Ey Türk titre ve kendine dön!" sözünü "Ne Mutlu Türk'üm Diyene!" Diyerek yeniledi. TÜRK'e bir MİLLET olduğunu 21.yy yeniden öğretti. Bizim için “Gazi Mustafa Kemal Atatürk” birbirinden ayrılmaz isimleriyle bir kurtarıcıdır. Ruhu şad, mekanı cennet olsun.” Türk Eğitim Sen Nevşehir şube başkanı Tayfur Urgenç sosyal medyada dolaşan “Coğrafya kader, Atatürk şanstır.” İfadesini de tarih öğretmeni olarak eleştirel bakış açısı ile değerlendirdi. Başkan Urgenç’in açıklaması şu şekildedir. “Şu günlerde sürekli "Coğrafya kader, Atatürk şanstır." Duygusal paylaşımları görüyorum. -Sevgimiz ve sevdamız ülkemize ve kurucumuz Atatürk'edir, Minnettarız.- Bu anlayışla günü yorumlarken yazımın devamında açıkladığım gerçekliği çocuklarımıza anlatalım. Evet, Kaderimiz de bu coğrafya var. Ancak coğrafya’ da üretim yapmak çalışmak bu coğrafya’ da doğayı korumak yeşillendirmek, ürün yetiştirip ürüne uygun fabrika inşa etmek, coğrafyaya uygun yapılar inşa etmek İnsan aklıyla yapılır. Tıpkı Atatürk gibi... Fırat akarken Türk bakıyorsa, Konya Ovası atıl dururken Hollanda’dan ürün ithal ediyorsan, Akdeniz'in en verimli ovalarına beton döküyorsan, bu kader değil beceriksizliktir, akılsızlıktır. Kızılırmak akarken barajların kurumuşsa, dört tarafın denizlerle çevrili iken balık ithal ediyorsan, balık tüketimin denize komşu olmayan ülkeden daha az ise bu kaderle değil tembellikle alakalıdır. Derler ki; kader gayrete aşıktır. Atatürk şanstır ifadesi; Türk Milleti tarihin hiçbir döneminde şans ile devlet kurmamıştır. Şans ile lider yetiştirmemiştir. Büyük Türk milletinin devlet yönetim felsefesi 5000 yıllık süreçte sürekli devleti ebed müddet anlayışıyla oluşmuştur. Bu anlayış bürokratik sistemin zafiyet içerisine düştüğünde kendi içerisinden yeni liderler, kurucular, yöneticiler çıkartması üzerine bina edilmiştir. Dolayısıyla Atatürk Osmanlı eğitim kurumlarında yetişmiş, kendisini Türk Milletinin geleceğine adamış, çalışmış ve üretmiştir. Atatürk; mücadelesini hem gelecekten ümidini kaybetmiş mandacı yöneticilere karşı, hem de ülkesini istila eden emperyalistlere karşı yapmış ve kazanmıştır. Cumhuriyeti ilan ederek emekle mücadele ile Türkiye Cumhuriyeti’ni hem bayındır hale getirmiş hem de Milli Kültürel dönüşümü gerçekleştirmiştir. Bu bir şans mıdır? Yoksa emek ve mücadele midir? Şans diyerek hem Atatürk'e hem de Türk Milletine haksızlık yapmayalım.”